10 Mart 2017 Cuma

SEBAHAT MAYDA YAVUZ (ŞAİR, YAZAR)





''AĞLAYAN ÇINAR'' HİKÂYESİ...


AĞLAYAN ÇINAR
'Bursa’nın güzide mekanlarından Gölyazı/ Apolyont pek çok doğal güzellik kaynağı. Bize sunduğu birbirinden güzel manzaraların haricinde Bursa’nın simgesi olan çınar ağacının da devasa bir örneğini saklıyor. Beldenin hemen girişinde köprünün solunda yer alan ağacın hikayesi ise şöyle: ‘Anlatılan odur ki; şimdiki adı Gölyazı olan Apolyont şehrinde, Osmanlı döneminde Rumlar ve Türkler birlikte yaşarmış. Bizim delikanlı Mehmet güzeller güzeli Rum kızı Eleniye sevdalanmış. Çocukluktan beri süregelen bu aşk, Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum köylerinin boşaltılmasıyla birlikte bir kabusa dönüşmüş. Mübadele ile Apolyont’ta bulunan Rumlar ile Selanik’te bulunan Türkler yer değiştirmiş. Apolyont’tantopyekün yola çıkan Rumlar içerisinde Mehmet’in sevgilisi Eleni ve ailesi de varmış. Bunu öğrenen Mehmet kalabalığın içerisinde sevdiği kızı Eleniyi aramaya başlamış. Tam onu gördüğü sırada Eleni’nin büyük ağabeyi Yorgi, Mehmet’in yolunu kesip geri dönmesini ve Eleni’yi unutmasını söylemiş. “Bizler artık kardeş komşular değil, düşman iki milletiz. Bu iş asla olmaz!” demiş. Mehmet sevdasından asla vazgeçmeyeceğini gerekirse bu uğurda canını bile vereceğini söylemiş. Bunun üzerine sinirlenen Yorgi, hançerini çekip defalarca Mehmet’e saplamış. Aldığı yaralarla acılar içerisinde kıvranan Mehmet, son bir gayretle Eleni’yle gizli gizli buluştuğu ulu çınarın oyuğuna kadar gelmiş.
Vücudundan akan kanlarla çınarın oyuğuna şunları yazmış: “Canım sevdiğim, sonsuza dek seni burada bekleyeceğim.” Konvoy ilerlerken Eleni’nin sırdaşı, can dostu Penelopi, Yorgi ile Mehmet arasında geçen tartışmayı görmüş koşarak can dostunun yanına giderek bütün olan biteni anlatmış. Olanları öğrenen Eleni, bir fırsatını bulup konvoydan ayrılarak doğruca sevdiğine koşmuş. Ancak çınarın oyuğuna geldiğinde her zaman en mutlu anlarını geçirdiği bu ulu çınar onun kabusu olmuş. Biricik sevdiği kanlar içerisinde oracıkta boylu boyuna yatıyormuş. Sevdiğinin başını kollarına almış, son kez gözlerine bakmış, hıçkırıklar içerisinde ağlayarak “Merak etme birtanem, az sonra kavuşacağız ve sonsuza dek bu çınarın oyuğu olacak yuvamız, bu çınar var oldukça sonsuza dek yaşayacak sevdamız… ”demiş.Daha sonra belinden çözdüğü kuşağının bir ucunu çınarın bir dalına, diğer ucunu da boynuna geçirerek oracıkta canına kıymış. Efsane odur ki; ulu çınar bu hazin öykünün ardından kanlı gözyaşları dökmeye başlamış.’
AĞLAYAN ÇINAR(BURSA/GÖLYAZI)

ULUFELİ ÇINAR (KOVUK ÇINAR)'IN HİKÂYESİ...

Görüntünün olası içeriği: ağaç, bitki, açık hava ve doğa


ULUFELİ ÇINAR (KOVUK ÇINAR)
Yıldırım Beyazıd’ın ilk erkek çocuğu olması dolayısı ile o gün Bursa’da doğan bütün erkek çocuklarına ulufe dağıtılmasını emretmiş ve bunun üzerine yaşlı bir kadın saraya gelerek kendisinin de bir evladı olduğunu belirtmiş ama kimseyi inandıramayınca görevlilerle birlikte şehrin dışındaki bir bağa gidilmiş ve yaşlı kadın buradaki yeni çınar fidanını göstererek ‘’işte benim de oğlum bu ‘’demiş. Padişah Beyazıd iletilen bu durum üzerine etkilenmiş ve kadına ulufe bağlatmıştır. İşte bu ağaca da bu yüzden Ulufeli çınar denmiştir.
.
Bursa merkez Osmangazi ilçesi Çınar mahallesinde anıt ağaç. Çevresi 18.20 metredir. Bursa'nın en geniş gövdeli çınarıdır. Asıl adı "Ulûfeli çınar"dır; bu ad, yeniçerilere bu ağaç altında ulufe dağıtılmasından ötürü verilmiştir. Ancak gövdesinde 4.90 metrelik bir kovuk bulunduğundan, son yüzyılda kovukçınar olarak adlandırılmıştır. XTV yüzyıl sonlarında dikilmiş, bulunduğu bölge yüzyıllar boyunca mesire olarak kullanılmıştır. Geçirdiği yangın ve şiddetli lodostan kırılan dalları dolayısıyla güdükleşmiştir. Gövdesindeki kovukta bir zamanlar kahve ocağı bile çalıştırılmıştır.
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 14 Şubat 1986 gün ve 122 sayılı kararıyla anıt ağaç olarak tescil edilen Kovukçınar'm çevresi demir parmaklıklarla çevrilmiş ve içine 1972'de bir yavru çınar dikilmiştir. Çınar maddesinde Vedat Nedim Tör'ün aktardığı söylence öykünün, bu çınarla ilgili olduğuna inanılır.
ULUFELİ (VEYA ALÜFELİ) ÇINAR-1946

“ Hanım “ sözcüğünün günümüze kadar ulaşan, tarihteki yolculuğu...

Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu Cengiz Han’ın ( Çinlilere göre T’ien – Tze = semaların oğlu ) asıl adı Timuçin’dir ( d. 1155 – ö. 1227 ) babası Karatatarlar boyunun Kitay kolunun başbuğu Yesügey Han’dır. Annesi Alangua Hatun’dur.
Baba Yesügey ölünce Börçegin obası eski gücünü yitirir. Timuçin 12 yaşındadır. Büyüme çağında sürekli birlik kurma çalışmalarına katılır. Bu yöndeki çabalara önderlik edecek şekilde yetiştirilir.
Babasının sağlığında Ongiratların başbuğu Bilgeday’ın kızı Börte ile nişanlanmışlardı. Timuçin 11 Börte ise 9 yaşında idi.
Birlik çalışmalarında başarılı çabalarını sürdüren Timuçin 19 yaşında Börte ile evlenir.
Timuçin’in giderek güçlenmesi, bazı hanları endişelendirir. Özellikle Merkit başbuğ bu gelişmeye son vermek ister ve bir gece Timuçin ‘in otağını basar. Annesini ve karısını kaçırır.
Timuçin çevre hanların ve arkadaşlarının yardımı ile Merkitlere saldırır. Annesini ve karısını kurtarır. Uzun süren mücadeleler sonunda 1200’lü yılların başında toplanan Kurultay’da hanlar hakanı ilân edilir. Artık hanlar hanı Cengiz Han’dır.

Bir gün Cengiz Han, çevre hanları toplantıya çağırır. Bütün hanlar, halka oluşturacak düzendeki minderlere otururlar. Hakan’ın gelmesini beklerler. Cengiz Han yanında eşi Börte ile gelir ve O’nu sağ tarafına oturtur. Gelenek gereği soldan başlayarak hanlar kendilerini tanıtırlar. Son konuk da kendini tanıtınca sırada Börte Kadın vardır.
Burada sözü Cengiz Han alır ve “ ben hepinizin hanı Cengiz Han’ım. Bu da benim Han’ım Börte’dir “ der.
İşte, saygıyla kullandığımız “ hanım “ sözcüğünün günümüze kadar ulaşan, tarihteki yolculuğu budur.
BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap

İLKLER...

Serbest ölçü, hece, aruz gibi herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür. Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940'lardan sonra Nazım Hikmet ile başlamış, Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmıştır.